Giriş
İsviçre ile ilgili ilginç tespitlerden biri Graham Greene’in romanından uyarlanan “Üçüncü Adam” isimli filmde, Orson Welles’in canlandırdığı Harry Lime karakteri tarafından dile getirilir. Yanılmıyorsam şöyle bir şeydir: “Borjiyalar İtalya’yı 30 yıl boyunca savaş, korku ve kanla yönettiler. Ama aynı İtalya Michelangelo’yu, Leonardo da Vinci’yi ve tüm Rönesans’ı ortaya çıkarttı. İsviçre’de ise 500 yıldır barış, demokrasi ve kardeşlik hüküm sürüyor. Peki İsviçreliler ne yaptılar? Guguklu saat...”
Evet, İsviçre’ye doğru yol alırken aklımdan bunu geçiriyordum. İsviçre’nin ne kadar huzurlu ve düzenli bir yer olduğunu pek çok kez işitmiştim. Ancak bir o kadar da monoton olabileceğini... Gerçi benim gibi planlı-programlı yaşayan birisi için ideal bir ortam çıkabilirdi karşıma.
Zürih’te geçireceğim bir hafta içinde İsviçrelilerin gerçekten mesafeli, sıkıcı ve aşırı kontrollü insanlar mı, yoksa kendi yaşam koşulları içinde farklı renklere sahip, yaşamdan zevk almayı bilen insanlar mı olduklarını anlamaya çalışacaktım.
Aslında İsviçre’nin monoton bir ülke olması için sebep yok. Konumu gereği pek çok farklı kültürün özelliklerini taşıyor. Alman, Fransız ve İtalyan kültürlerini harmanlamasının yanı sıra uluslararası finans ve politikanın önemli bir merkezi olması nedeniyle dünyanın her yerinden insanları kendine çekiyor.
Ayrıca İsviçre meşhur tarafsızlığına bürünmeden önce, oldukça hareketli zamanlara tanıklık etmiş. Önceleri bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü kazanmak için uzun yıllar mücadele vermiş. Daha sonra coğrafi olarak Avrupa’nın merkezinde olması, 16. yüzyıldaki Reform hareketinde de merkezi bir rol oynamasına yol açmış. Ancak yöneticiler ve halk ortak bir karara varıp toplumsal bir barış ortamı oluşturmak için tüm politik çekişmelerden ve savaşlardan uzak duracaklarını deklare etmişler. Tarafsızlığı ve savaşlara girmemesi nedeniyle zamanla pek çok ünlü ve renkli kişiliğin sığındığı ve yaşadığı bir ülke olmuş İsviçre.
İsviçre’nin beni en çok çeken yanı ise doğası... Dağları, gölleri ve tablolara ilham veren manzaralarıyla İsviçre muhteşem bir görselliğe sahip. Her ne kadar kışın ortasında hayalimdeki manzaraları bulamayacaksam da, Alpler’in kendine özgü havasını içime çekmeyi ümit ediyorum.
Pek çok kez dünyanın en yaşanabilir şehirlerinden biri seçilen Zürih’te Avrupa kültürünü ve insanını yakından gözlemleyebileceğim bir hafta beni bekliyor.